Kendine Ait Bir Oda — Virginia Woolf
Bir feminist manifestosu olarak görülen bu kitap aslında toplumun gözünden kadın olmayı anlatmış. Okurken hiç şasırmıyorsunuz (eğer kadınsanız) çünkü kitabın yazıldığı zamanla bugün arasında hiç fark yok . “Bunu yapamazsın, şunu beceremezsin daima vardı.” Toplumda halen kadınların yeri evini kadını çocuklarının anası olma konumundan öteye gidemedi. Hatta bu kadın 8–5 çalışan memursa daha iyi oldu. Diğer meslekler mi? Mühendis kesinlikle olmaz.Doktorluk parası iyi ama yine de nöbet saatleri sıkıntı. Kadınaların iş hayatı toplumun gözünden bu şeklide. Virginia Woolf bu kitabı yazarken de bu şekildeydi şimdi de öyle. Gelin şimdi de verilere bakalım.
Yazılımcıların %88.2’si erkek iken, yalnızca %11.8’i kadınlardan oluşuyor.
Cinsiyet detayına baktığımızda gördüğümüz bu oran yalnızca TR’ye özel bir durum değil. Global raporlarda da yazılım dünyasının erkek domine bir sektör olduğunun pek çok defa altı çizildi, oranlar da benzer. 319 yazılımcı kadın arasında, yönetim seviyesinde (Lead, Manager, Director, CTO gibi ünvanlara sahip olanlar) olanların oranı yalnızca %3.13 iken, 2377 erkek yazılımcı arasında bu oran %7.9. Yani teknoloji odağında çalışan kadınların yönetimde yer alma oranı, erkeklere göre daha düşük.
Biraz daha araştırdığımız görüyoruz ki bu durum için sürdürülebir kalkınma hedeflerine de konu olmuş. “ Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği”.
Son zamanlarda kadını iş sahasında gördüğü mobbinglerle ilgili daha çok belgeseller, diziler, kitaplar, makaller ve denemeler görür olduk. Çünkü kadınlar artık susmak istemiyor ve bu duruma son vermek istiyorlar. Çünkü kadınlar sırf kadın oldukları için uğradıkları haksızlıklara göz yummak istemiyor. Kadınlar hayallerinin peşinde koşarak yaşamak istiyor. Toplumun ona yüklediklerini yaşamak değil!
Virgina Woolf kitabında kadınaların kendilerini geliştimek için bir odaya ihtiyacı olduğunu anlatmış. Bu oda fiziksel bir oda mı yoksa zihinsel bir oda mı? Kadının sadece kendini ve işini düşünmesi için kendiyle vakit geçirmesi lazım. Bunu ne yemek yaparken ne çocuk bakarken ne de işte yapabilirler.
Sözlerimi kitabında geçen “İsterseniz kütüphanelerinizi kilitleyin ama zihimin özgürlüğünü kilitleyebileceğiniz hiçbir kapı,kilit,sürgü yoktur.” diye bitirmek istiyorum.